top of page

Donanma Tarihimizde Hüzünlü Bir Hikaye: Atılay Faciası

20. Yüzyılın ilk yarısından itibâren dünya üzerinde değişen güç dengeleri ve Akdeniz havzasında hakimiyet kurmak isteyen İtalya’nın 1935 yılının Ekim ayında Habeşistan’a saldırması, Türkiye’ye tehdit unsuru oluşturmaya başlamıştı. Bu tehdit üzerine boğazların Türkiye Cumhuriyeti’nin tam hakimiyetine geçmesi ve silahlandırılması, Türk Dış politikasında ilk önceliği haline gelmişti. Ülkenin güvenliği için her ân gelebilecek dış tehditlere karşı boğazların güvenliği ehemmiyet arz ediyordu. 1936 yılında Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştı lakin Atatürk Türk Donanması’nı yeterli görmemekteydi. Bunun üzerine 1 Kasım 1935 yılında Atatürk’ün yaptığı meclis konuşmasında Almanlar ile anlaşma yaparak Alman ve Türk tersanelerinde denizaltı yapımına başlanacağını belirtmiştir.


Atatürk'ün talimatı


Atılay ve Kardeşleri



Haziran 1936’da yapılan ihale Almanlar lehine sonuçlanır. Halihazırda Donanmada Alman subayların bulunması ve Alman denizaltıların daha makul olması Almanların kazanmasında büyük etkendir. Yapılan ihalenin ardından Germania Werft I. V. S. firmasına dört adet denizaltı siparişi verildi. Denizaltıların ikisi Almanya’da, diğer ikisi de Hasköy Taşkızak Tersanesinde üretilecekti. Anlaşmanın ardından hızlıca denizaltıların yapımına başlandı. Türk donanmasında devrim niteliği sayılabilecek ve İsimlerini bizzât Atatürk tarafından konulan, Ay sınıfı denizaltılardan Almanya’da inşa edilen Saldıray ve Batıray 10 Şubat 1937’de kızağa konuldular. Türkiye’de üretilen Yıldıray 9 Eylül 1937’de, Atılay ise 14 Ağustos 1937 tarihinde kızağa indirildi. Türkiye’de üretimi sorunsuz bir şekilde tamamlanan Atılay, 19 Mayıs 1939’da saat 12:00’de yapılan resmî tören ile Haliç tersanesinde kızağa konuldu.


Atılay kızağa konulurken



Sonu Ön Görülemeyen Görev

Almanya’nın Polonya’ya girmesiyle başlayan ikinci cihan harbi dünyada özellikle Avrupa’da devam eden barış devrinin sona ermesine sebep olmuştur. Bununla birlikteTürkiye bu gidişat karşısında tarafsızlık politikasına ve Montrö Sözleşmesine sıkı sıkıya bağlı kalmaya özen gösteriyor, ayrıca Çanakkale Boğazı’nın girişine yerleştirilen ikaz sistemi loop hattını da faaliyette tutuyordu. Aradan bir yıl geçmesi ile sistemin yıllık periyodik kontrollerinin yapılması gerekti. Bu görev için en uygun araç Altay denizaltısı idi.


Genelkurmay Başkanlığının emri ile looplar kontrol edilecek, kontrol dalmış vaziyette icra edilecek ve görev karasularımız dahilinde icra edilecekti. Seçilen denizaltı dalmış vaziyette looplar üzerinden geçerek hattın ikaz verip vermediğini tespit edecekti. Alınan emir ile Gölcük Tersanesi’nde bulunan Atılay vakit kaybetmeden göreve tahsis edilmiş ve bu süre içinde yapılan işlemler aceleye getirilmiştir. 13 Temmuz 1942’de hareket ederek İstanbul Fenerbahçe’ye ulaşmış, burada yeniden viping işlemine tabi tutulan Atılay, bir gün sonra Çanakkale’ye varmak üzere hareket etmiştir.


Çanakkale’ye varılmasıyla Atılay’ın komutanı Binbaşı Sadi Gürcan ve beraberindeki 39 personel görev yerlerine geçtiler ve emirin talimatlarını Çanakkale Deniz Komutanından alarak hazırlıklarına başlamışlardır. Buna Atılay, loopların üzerinden iki defa geçecekti.





Bir ucu Anadolu Yakası’na, diğer ucu Avrupa Yakası’na intikal olan kablolar istasyonlara bağlı idiler. İstasyonlarda görevli personel, kablolara belirli mesafede geçecek denizaltının fark edilmesini sağlayacak, sinyali aldıklarında derhal Çanakkale Deniz Komutanlığı’na haber verecekti. Binbaşı Sadi Gürcan tarafından verilen emir ile 14:30’da dalışa geçildi. Arkalarında ise Atılay’ı izlemekle görevli olan Kartal isimli römork bulunuyordu.



Atılay'ın sualtında izlediği seyir



Acı Son


Boğazın girişinde Birinci Cihan Harbinden kalan mayınların tehlikesiyle gemi komutanı ve mürettebat temkinli adımlar ile hareket etmek zorunda idi. Tüm bunları göz önünde bulundurarak Batı yönüne devam ederken, saat 17:00’de tüm denizaltıyı sarsan büyük bir patlama duyuldu. Patlamayla birlikte makine dairesinde görevli tüm personel hayatını kaybetmişti. Yarıktan içeri hızla su dolmuştu. Patlamanın ilk etkisiyle 15 şehit bulunuyordu. Atılay omurgasının üzerine, 65-70 metre denizin tabanına oturmuş ve bu esnada battı şamandırası deniz yüzeyine gönderilmişti.


Seddülbahir civarında kalan kurtarma römorku Atılay’ı takip edememiş arkada kalmıştı. Denizaltının içinde zamanla oksijenin tükenmesi ile santral dairesinde bulunan 24 askerimiz şehit oldu. Atılay’ın belirlenen saatte dönmemesi ve battı şamandırasının tespit edilmesi üzerine istasyon komutanı Fahir Karayel hemen harekete geçerek emrindeki diğer subaylarla birlikte Atılay’ı aramaya koyulmuşlardır. Denizaltı ile telefon yoluyla da irtibat kurulmaya çalışılmış fakat muvaffak olunamamıştı. Bu durum karşısında bütün birimler Atılay’ın bulunması için seferberliğe çıkılmış, dip ıgrıp taramaları yapılmış lakin bir sonuca ulaşılmamış. Çalışma bölgenin derin ve akıntılı olmasıyla zor anlar yaşanmıştı. Igrıp çalışmaları esnasında dipte bulunan antenli mayına temas edilmiş ve patlama yaşanmıştı. Bu hadisede ne ölen ne yaralanan oldu. Beş gün süren arama kurtarma çalışmaları hiçbir sonuç alınamamış ve 21 Temmuz günü arama faaliyetleri durduruldu. Atılay’ın enkazı bulamamış ve 39 şehidimizin naaşı asla evlerine dönememiştir.




Sonuç



Atatürk’ün talimatıyla yapılan dört kardeş denizaltıdan Atılay’ın hüzünlü sonu donanma tarihimizde asla unutulmayacak derin yaralar bırakmıştır. Vatanın can güvenliği uğruna canlarını feda etmeye göze alan mürettebat, görevli makamlardan gelen malumatlara rağmen asla tahmin edemeyecekleri acı sonla azîz ruhları ebediyete uğurlandılar. Ruhları şâd olsun...




 

Türk sanat müziği sanatçısı Hamiyet Yüceses’in eşi Elektrik Teknisyeni Astsubay Başçavuş Fethi Yüceses de Atılay’da şehit olanlar arasında idi. Sanatçı şehit olan eşinin ve şehit olanların anısına yıllarca okuduğu Uşşak makamında ve Dede Efendi bestesi olan “Gitti de Gelmeyiverdi” şarkısını ağlayarak okumuştur.

“Gitti de gelmeyiverdi Gözlerim yollarda kaldı Hele nazlım nerde kaldı Ne zaman ne zaman gelir Gel a nazlım lahuri şallım Sağı solu dolaşalım Ne zaman ne zaman gelir”



Atılay faciasını konu alan belgeseli izlemenizi öneriyoruz.





 






209 views0 comments

Recent Posts

See All
Post: Blog2_Post
bottom of page