Başarı da başarısızlık da komutana aittir. Başarıyı personelinizle paylaşabilirsiniz ama başarısızlık sadece sizin yanlış kararlarınızın sonucudur.
Bu yazımızda taktikleri ile beraber Erwin Rommel’in liderlik tarzından, bu tarzın ne kadar etkili olduğundan ve hatalarından bahsedeceğim.
İlk inceleyeceğimiz taktik, tam “Tilki” kurnazlığında olup düşmanı büyük ölçüde yanıltmış ve korkutmuş olan gölge tanklar ordusu taktiğidir.
Önceden de bahsetmiştim ki Erwin Rommel, Kuzey Afrika cephesinde çok büyük mühimmat, tank ve asker sıkıntısı çekiyordu. Alman ordusu hakkında çok iyi istihbarata sahip müttefik kuvvetleri, sürekli taarruz düzenliyor ve halihazırda az sayıda olan Alman ve İtalyan birliklerine hem zaiyat verdiriyor hem de orduların ilerlemesini engelliyordu. Bunun üzerine Çöl Tilkisi şöyle bir çözüm buldu: Düşman uçaklarının uçup casusluk yapamayacağı gece vaktinde Rommel, az sayıda bulunan tanklarının arkasına çeşitli teneke, ağaç dalı vb. şeyleri bağlanmasını emretti. Peki bu çer çöp bağlanmış tanklar müttefik kuvvetlerini nasıl durduracaktı?
Sabahın erken vakitlerinde bilgi toplamak için uçan Müttefik uçakları, gördükleri şey karşısında şok olmuşlardı. Çok az sayıda tankları olduğunu sandıkları Alman kuvvetleri, adeta tozu dumana katarak bir güruh halinde taaruza geçmişti. Bunu gören uçaklar hızlı bir şekilde üslerine dönerek bu şok edici manzarayı generallere anlatmış, generaller ise o anda bu olayın nasıl gerçekleştiğine anlam veremeyip ani bir kararla geri çekilme emri vermiştir. Müttefikler geri çekilmeye başlayınca Rommel ve kuvvetleri bir süre taarruz halinde Mısır içlerine ilerlemiştir.
Rommel’in tankların arkasına bir şeyler bağlama emrini vermesinden ve sonrasında da çok kalabalık bir tank ordusu gören Müttefik uçaklarından bahsetmiştim. Peki, bu ikisinin arasında nasıl bir bağlantı var? Çer çöp bağlı tanklar çölde hareket etmeye başladığı zaman arkalarında çok büyük bir toz bulutu çıkarmaya başladılar ve bu toz bulutu yukardan cepheye bakan müttefik uçakları için çok büyük bir tank ordusu saldırıya geçiyor izlenimi yarattı. Böylece, üstün durumda olan müttefik kuvvetleri yanılgıya uğrayarak geri çekilmek zorunda kaldı.
Şimdi de Erwin Rommel’in cephede nasıl savaştığını, nasıl bir komutan olduğunu; askerleri ve savaşın gidişatı üzerindeki etkisini, nasıl hatalara düştüğünü hem Kuzey Afrika’da hem de Fransa’da inceleyeceğiz.
Diğer Alman komutanlar gibi asker bir aileden gelmeyen Rommel, kendini kanıtlamak için sürekli yeni taktikler geliştirmek ve kazanmak zorundaydı. Bu yüzden çoğu zaman savaşlarda yukarıdan gelen emirleri dinlememiş ve üstleriyle çok kez sıkıntıya düşmüştür. Sürekli burnunun dikine giden Rommel emirleri dinlemese de denediği yeni taktikler ve düşmanlarının beklemediği taarruzlarda bulunduğu için başarıya bir şekilde ulaşmıştır. “Başarıya giden her yol mübahtır” düşüncesiyle hareket eden Rommel, bu düşünce sayesinde başına dert açmamıştır.
Bu olayı Rommel’in Fransa cephesinde yaptıklarıyla inceleyeceğiz. Fransa’nın kuzeyine görevlendirilen ve ilk defa tank tümeni yönetecek olan Rommel’in ilk taarruz sahası, ormanlık ve tankları zorlayacak bir araziye sahipti. Normalde askeri mühendisler nehri aşmak için tahta bir köprü kurar ve sonrasında tankları üzerinden geçirirlerdi. Rommel’e ve diğer komutanlara da önce köprü kurulması, sonrasında tankları geçirmesi emri verilmişti. Ama Rommel, kendisinden beklendiği üzere, köprülerin kurulmasını beklemedi ve zor bir şekilde de olsa tankların bir kısmını köprü olmadan nehirden geçirip taarruza başladı. Hem orman hem de nehir olması sebebiyle taarruz beklemeyen ve haliyle hazırlık yapmayan Fransızlar neye uğradığını şaşırdı. Geçen yazımda da bahsettiğim gibi Rommel Blitzkreig (Yıldırım Harekatı) taktiğini kullanarak cepheyi yardı ve Fransızları Kuzey Fransa bölgesinde sıkıştırdı. Bu itaatsiz bir başarı da olsa Alman yönetiminin hoşuna gittiği için herhangi bir sıkıntı yaşamadı hatta büyük bir üne kavuştu.
Aynı şekilde Kuzey Afrika cephesinde kendisine verilen emirleri çoğu kez uygulamadı. Cepheye ilk vardığı zaman kendisine verilen görev sadece İtalya’nın savaş başlamadan önce sahip olduğu Libya topraklarını korumasıydı. Lakin Rommel, Afrika’da düşmanın yaptığı hataları ve cephedeki boşlukları fırsat bilerek büyük çapta saldırılarla cephede ilerlemeye başladı. Fransa’da olduğu gibi Blitzkrieg taktiğini burada da kullandı ve cephenin orta kısmını yararak düşmanlarının çoğunu ya Akdeniz’e sıkıştırdı ya da çöllere mahkum etti. -Esir almak demişken ilk kez savaştığı 1. Dünya savaşındaki bir hikayesini hatırlatmak istiyorum: Tabii ki yine emirleri dinlemeyerek yanına aldığı 100 kişilik piyadeyle binlerce düşmanı esir almıştır.-
Rommel’in kullandığı taktiklerden ve itaatsizliğinden başka özellikleri de vardır. Hepimizin bildiği üzere çoğu komutan kendi güvenlikleri sebebiyle savaşı uzaktan yönetir. Çoğu komutan, ateş hattına fazla girmez, muharebeye dahil olmaz ve hatta askerleriyle beraber omuz omuza savaşmaz. Lakin Erwin Rommel sıradan komutanlar gibi davranmamıştır. Hep cephenin en önünde durur hatta en öndeki tanklardan birinde savaşı yönetirdi. Bu özelliğinden dolayı özellikle 1. Dünya Savaşı’nda çok büyük yaralar almış ve bu yaralar hayatını kötü yönde etkilemiştir.
Rommel’in en önemli özelliklerinden biri ise sürekli askerlerinin arasında olmasıdır. Sıklıkla askeriyle konuşur, onlarla cephede omuz omuza çarpışırdı ve bu özelliği askerlerine büyük ölçüde moral verirdi. Hatta onlarla beraber cephede çalışır amelelik diye ifade edebileceğimiz işleri bile yapardı.
Rommel çamura saplanmış bir aracı çıkaramaya yardım ederken.
Hep olumlu özelliklerinden bahsettik. Şimdi de olumsuz özelliklerine geçelim... Her ne kadar emirlere uymayan bir asker olsa da kendi askerlerinden çok büyük bir disiplin bekler ve onları sürekli zorlardı. Onların hem fiziksel hem de karakteristik olarak mükemmel olmasını isterdi. Askerleri ise bu isteklerini karşılayamadıkları için ve sürekli hareket halinde olmaları nedeniyle hem çok yoruluyorlar hem de Rommel’den korkuyorlardı. Bu haksız isteklerini kendi de fark edip itiraf etmiştir.
İki yazı boyunca anlattığım Çöl Tilkisi, savaş tarihinde gerçekten önemli bir yer kaplar. Hem askerlerinin hem de düşmanlarının saygısını kazanan Rommel, her ne kadar Kuzey Afrika cephesinde hezimete uğrasa da bugün bile hala ülkesinde anılır ve büyük bir saygı görür.
Erwin Rommel’i bu yazıda uğurluyorum. Başka komutanlardan, savaşlardan, taktiklerden ve silahlardan bahsettiğim diğer yazılarımda görüşmek üzere...
Comments